ezberlemeye değer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ezberlemeye değer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ocak 2014 Cuma

Müthiş Bir Anlayış...

Uykusuzluk ne zor...

Ve vakitsizlikten kıvranan bir insanın uykusuzluk çekerken, uyuma çabaları adına bir o yana bir bu yana dönmesi, saatlerce uğraşması ne anlaşılmaz...


En kıymetli vakit geceyken, niye ille de uykuya hapsolmak için çabalıyorsun diye kızıyorum kendime... 

Tamam gece uyumayınca gündüz çok zor geçiyor ama olmuyor işte, cins bir insanısın sen yine uyuyamayacaksın. Kalkmak için dakikalarca uğraşacağına baştan kalksan da, 'ilk uyandığımda kalksaydım şimdiye kadar şunları şunları yapardım' savaşından kurtulsan ya:)


Nefis hep rahatı mı istiyor diye düşünüyor insan.

Hz Mevlanaya atfedilen bir söz var ki bayılırım, altı çizili cümlelerimdendir:


"Bir işi yaparken nefsimle istişare eder, sonra ne derse tersini yaparım"


Ne müthiş bir anlayış....

Bir düşünün bakalım, bu anlayışla yaşasak hayatımız ne kadar farklı olurdu?



Hayırlı Cumalar...


Bu müthiş dua da Cuma duamız olsun:



Devamını oku...

21 Temmuz 2013 Pazar

Ezberlemeye Değer...


Hayatımızı, daha da önemlisi ahiret hayatımızı kolaylaştıracak, ezberlemeye değer başka bir dua:


Hazreti Ebû Imare Berâ İbn Âzib (radıyallâhu anh)’ın rivayet ettiğine göre,
Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Ey uyumaya niyetlenen kimse, yatağına uzandığın zaman şöyle de: “Allahım nefsimi Sana teslim ettim, bütün benliğimle Sana yöneldim; işlerimi Sana emanet ettim, sırtımı Senin kudretine dayadım. Senin rahmetinden ümitvârım, gazabından da korkuyorum. Senin dergahından başka ne iltica edilecek bir yer var, ne de güvenilir bir mekan; Senin merhametine sığınıyor ve Senden eman diliyorum.. diliyor ve indirdiğin Kitab’a, gönderdiğin Peygamber’e (aleyhissalâtu vesselâm) imanımı ikrar ediyorum.”

Şayet bunu okuduğun gece ölecek olursan fıtrat üzere (mü’mince) ölmüş olursun; eğer sabaha erersen, hayır bulursun.

[Buhârî, Daavât 7,9; Tevhid 34; Müslim, Zikr 56, (2710); Tirmizî, Daavât 76, (3391)]

Herhalde bu duadaki her kelimeyi anlamını düşünerek okusak, hergün imanımızı sağlama almış oluruz..

Devamını oku...

2 Temmuz 2013 Salı

Sabah Akşam Alınması Gereken Başka Bir İlaç

Dua etmenin kul için aslında ne anlama geldiğinden bu yazımızda bahsetmiştik.
Latif ve Kerim olan Rabbimiz bize güzel olanı emrettikten sonra, o güzelliğin uygulamasının nasıl olması gerektiğini de öğretmiş, ve yaşayışıyla bizlere en güzel örnek olan (sav) da, hayatında bizzat bütün bu güzellikleri uygulayarak mevzuun olabilirliğini isbatlamıştır.

İşte dua da, Efendimiz'in (sav) hayatının her anında olan bir güzellik, belki de en sevdiğine bağlanma şeklidir... Evet O (sav) tam bir dua insanıdır.

Dua mecmuasını incelerken görmüştüm; Efendimiz (sav) abdest alırken, camiye girerken, camiden çıkarken, namazın içinde ve akabinde, yemek yerken, uyumadan önce, gece kalktığında, aynaya bakarken, rüzgar eserken, yağmur yağarken, gök gürlerken, her işinde, her faaliyetinde ve her durumda değişik şekillerde ve muhtelif ifadelerle dualar etmiştir. Horoz öterken bile ettiği özel bir dua varmış, düşünsenize...

Böyle bir insanın sürekli Allah'la irtibat halinde olduğu aşikardır, öyle değil mi?

Ben size daha önce, Resulullah'ın ettiği dualardan paylaşmak istediğimden bahsetmiş ve konuya da sabah akşam dualarıyla başlamıştım....

İşte bugün de yine böyle bir duadan bahsetmek istiyorum. Bizler biliyoruz ki, daha önce kabul edilmiş dualarla dua etmek duanın makbuliyetini arttırdığı gibi, Resulullah'ın (sav) kelimeleriyle, tavsiyesine uygun olarak dua etmek bize hem sünnet sevabı kazandıracak, hem de herşeyin en güzelini bilenin yaptığını yapmış olma garantisini...

Öyleyse bugünün duasına geçelim:

بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي الأَرْضِ وَلا فِي السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ.

Adı(nın anılması)yla ne yerde ve ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî ve Alîm’dir.


  İzah: Hulefay-ı Raşidîn Efendilerimizden biri olan Hazreti Osman’dan (radiyallahü anh) rivayet edilen bu dua hakkında Efendimiz (aleyhisselam) bizlere şu güzel haberi veriyor: “Her kim bu duayı her günün sabahında ve her gecenin akşamında üç defa okursa artık ona hiçbir şey zarar veremez.”

Ebû Davud’da geçen başka bir rivayette ise Efendimizin ”hiçbir belaya maruz kalmaz” dediği nakledilmiştir.

Ayrıca bu hadis-i şerîfin rivayetinde şöyle bir de hadise nakledilir: Hadisin ravîlerinden olan Ebân ibn-i Osman (radiyallahü anh) kısmî bir felce maruz kalır. Ondan bu hadîsi duyan arkadaşlarından birisi, ona, başına gelen bu hadiseyi îma eder bir tavır içinde bakmaya başlayınca Hazreti Ebân ona: ”Niçin bana öyle bakıp duruyorsun? Hadis-i şerif gerçekten de benim size naklettiğim gibidir; ben yalan söylemedim. Benim bu durumuma gelince, ben bu gün o duayı okumayı unutmuştum. Allah’ın (celle celâlühû) kaderi de işte bu şekilde tecellî etti” der. Bu hadiseden hareketle olsa gerek, öteden beri, mezkûr duanın herhangi bir felç rahatsızlığına karşı insan için bir kalkan mesabesinde olduğu yönünde yaygın bir kanaat varolagelmiştir.

        (Sahîh-i Buharî, Deavât, 3310; Sünen-i ibn-i Mace, Dua, 3809)

Burda mevzuyu sadece bir felç hastalığına bağlamak hadis-i şerifin anlamını daraltmak olur. Bizler biliyoruz ki, başımıza gelen musibetler, hastalıklar elbette ki bu dünyadaki bir takım sebeplere bağlanmıştır. Aynı şekilde çözümü de bu dünyada bulunmaya çalışılmalıdır.
Sözgelimi kanser olan bir insanın bu bana Allah'tan geldi deyip tedavisini bulmaya çalışmaması cebrilik olur, asla bu şekilde yapmamalı tedavisi için her yolu denemelidir.

İşte hadiste geçen 'yerden birşey ona zarar veremez' kısmı bu anlama işaret eder.

Ancak diğer taraftan yine biliyoruz ki, bazı hastalıklar da, tedaviye cevap vermemekte, belki başka sebeplere dayandırılmaktadır. İşte hadisteki 'gökten zarar verme' ifadesi de buna işaret eder.

İster öyle, ister böyle her iki durumda da insan, “Müsebbibü’l-Esbâb” (yani tüm sebeplerin yaratıcısı) olan Allah’a sığınmak mecburiyetindedir. Çünkü yapılan tedavilere tesir gücü vermek ve şifayı ihsan etmek, sadece ve sadece Allah’ın elindedir. Hatta, insan hissiyatı açısından meseleye baktığımızda, netice itibarıyla Allah’a sığınma daha makul ve daha mantıkîdir.

O zaman diyebiliriz ki, bu duayı ettiğimizde başımıza gelmesi muhtemel belalara karşı kalkanımızı kuşanmış olacağız.

Hey, yanlız dikkatinizi çekerim bunu ben değil Resulullah (sav) söylüyor...:)

O zaman devayı çeşitli yerlerde arayıp, 'kardeş bana bir oku, içim daralıyor' diyen insanlara bu duayı tavsiye edebiliriz:)
Tabi önce kendi hayatımıza yerleştirmemiz lazım...

Devamını oku...

20 Haziran 2013 Perşembe

Kopya Serbest:) ve Az Verip Çok Almak

Ruhlar aleminde var edilip dünyaya gönderilen insan denen kıymetli,en büyük vâr ediliş sebebi imtihan edilmek olsa da, aslında hiç yalnız bırakılmamakta....

Soruları ve cevapları bildiğimiz, sınav gözetmenimizin bize sürekli yardımcı olduğu bir imtihan bu:
Kopya çekmek serbest!
Arkadaşlarına sormak, 
Kitabı açıp bakmak,
Üst sınıflardan kopya almak,
Hatta hocadan yardım istemek sınav esnasında...
Hepsi serbest!

Tabi ki küçümsemiyorum dünya imtihanını ama demek istiyorum ki, zor da olsa rahmeti sonsuz olan Rabbimiz çok kolaylık da vermiş bize. Çok kolay alışverişler göndermiş...

Hani ben size birkaç gün önce parantezsizlikten, duanın Rabbimizle paylaşımlar yapmak olduğundan bahsettim ya, işte bugün de size daha somut adımlar gösterceğim, âcizane... Derdim birkaç kişinin kıymetli yakınlığa doğru bir adım daha atmasına vesile olmak, ama belki daha çok; nefsime buraya yazmış olmanın ağırlığıyla ders vermek.. Ders alırsa tabi, ders alıp da yazdıklarını kendi de uygularsa....

Velhasıl, ara ara tavsiye edilen istiğfar, salavat ve dualardan bahsedeceğim size. Birçoğunuz zaten biliyordur da, sahabe bile hatırlatıp iman tazeliyorsa, bu da hatırlatma olsun bilenler için....

İlki sabah duası olacak.. 

Hani şu ayetlerle anlatılır sabah ve akşam vaktinin kıymetliliği:


 “Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an ve gafillerden olma.” (Araf, 7/205);

 “Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini medh ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün iki ucunda da tesbih et ki, Allah’ın hoşnutluğuna nâil olasın.” (Taha, 20/130);

 “(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O’nu (öyle kimseler) tesbih eder ki; onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalblerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar” (Nur, 18/36,37);

 “Şimdi sen sabret. Çünkü Allah’ın va’di gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et” (Mümin, 24/55)

İşte bu da ilk değerli, müjdeli, kârlı hediyemiz olsun:


اَللّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلا أَنْتَ.      


Allahım, Sen, benim Rabbimsin; Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın; ben, Senin kulunum ve gücüm yettiğince Sana olan ahdime ve vaadime bağlıyım. İşlediklerimin (kötülüklerin) şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetlerini itiraf eder; günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla. Zira günahları bağışlayan ancak Sensin.   


İzah: Bu duayı Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) kutlu sözlerinde ”Seyyidü’l İstiğfar” diye isimlendirmiştir. Binaenaleyh bu dua için ‘Cenab-ı Tevvâb ü Rahîm’den mağfiret dilenirken söylenebilecek en güzel sözleri muhtevî duadır’, denilebilir. Ayrıca Efendimiz (aleyhi ekmelü’t- tehâyâ) bu duayı okuyanlara şöyle bir müjde veriyor: “Kim inanarak bu duayı gündüz (sabah) okur, o gün akşama varmadan da kendisine hak vâkî olursa, o kimse ehl-i cennetten olur. Her kim de inanarak gece (akşam) okur da, sabaha ulaşmadan ölürse o kimse cennet ehlinden olur.”

(Sahîh-i Buharî, Deavât, 5831; Sünen-i Nesâî, İstiâze, 5427; Sünen-i Ahmed, Müsned-i Şamiyyîn, 16488)

Kârlı alışveriş derken bundan bahsediyordum işte: Hergün bir cümle söyle, o gün ölürsen cennete gir... :)

Rahmeti, hediyesi, desteği bol, kulum gelse, dua etse, tevbe etse de affetsem diye bekleyen Rabbimiz, bizlere attığımız her adımda Sana yaklaştığımız bir ömür nasib eyle... Eyle ki, canımızı teslim ettiğimiz an Sana en yakın olduğumuz an olsun....

Aklınıza gelirsem benim için de dua ederek, paylaşımlarınıza  beni de ortak edin olur mu?

...

Ezberledim diye not düşüverseniz ne mutlu olurum:))



                                 
Devamını oku...