2 Nisan 2013 Salı

Sohbet-i Canan



Kur'an-ı Kerim'in 103. Suresi....

Bismillahirrahmanirrahim

(1) Asr'a kasem olsun ki,

(2) Şüphe yok insan, elbette bir ziyandadır.

(3) Ancak o kimseler ki imân ettiler, ve sâlih sâlih amellerde bulundular ve birbirlerine hakkı tavsiyede ve sabrı tavsiyede bulundular, onlar müstesna.

Asr suresi..

"Resulullah'ın ashabından iki kişi birbiriyle karşılaştıklarında biri diğerine Ve'l-Asrı Sûresi'ni okumadan, sonra da biri diğerine selam vermeden ayrılmazlardı."
( Taberani Ebu Huzeyfe'den rivayet etmiştir.)

İmam- ı Şafi hazretleri de bu sure ile alakalı şöyle der:

Kur’ân’­dan baş­ka hiç­bir sû­re na­zil ol­ma­say­dı şu pek kı­sa sû­re bi­le, in­san­la­rın dün­ya ve âhi­ret mut­lu­luk­la­rı­nı temi­ne ye­ter­di. Bu sû­re Kur’ân’ın bü­tün öğ­ret­tik­le­ri­ni ku­cak­lı­yor.”


Hayır tefsir yapmak haddim değil de, hani son ayet var ya; birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etme kısmı..

O kısımdan hareketle belki de, şimdiye kadar hep sohbet-i canan meclislerinde bulunmayı sevdim. Bir de şu hadisler var:


" Allahın özel olarak görevlendirdiği bir melekler topluluğu, bir grup insanın bir araya gelerek Allah’ı zikrettiğini görürler. 

Sonra bütün melekler, hep birlikte kanatlarını açarak, insanları kanatlarıyla örterler. Böylece yer ile gök arası melek ile dolar. Allah’ı anıp öven topluluk dağılıncaya kadar onlarla beraber olurlar.

İnsanlar dağılınca melekler göğre yükselirler.

Allah, her şeyi meleklerden daha iyi bildiği halde meleklerine sorar:

- Nereden geliyorsunuz?
- Dünyada yaşayan bazı kullarının yanından geliyoruz. Onlar bir araya gelmişler ve seni tesbih ediyorlardı.
- Kullarım bir araya gelmiş ne diyorlardı?
- Subhanallah diyerek seni övüyorlar. Allahu Ekber diyerek seni en büyük olarak kabul ettiklerini söylüyorlar. La ilahe İlallah diyerek senden başka ilah olmadığına şahitlik ediyorlar. Elhamdulillah diyerek de sana hamd ediyorlar.

- Onlar beni görmüşler mi ki beni bu şekilde övüyorlar?
- Hayır ey Rabbimiz. Seni görmediler.
- Ya beni görselerdi, ne yaparlardı?
- Şayet seni görselerdi, sana daha çok ibadet ederler, seni daha çok överlerdi.

- Benden ne istiyorlar?
- Senden cennetini istiyorlar.
- Cenneti görmüşler mi?
- Hayır ey Rabbimiz. Cenneti görmediler.
- Ya cenneti görselerdi, ne yaparlardı?
- Şayet cenneti görselerdi, onu daha çok isterler ve onun için daha çok çalışırlardı.

- Neden korkuyorlar?
- Cehenneme girmekten korkuyorlar.
- Onlar cehennemi görmüşler mi?
- Hayır ey Rabbimiz. Cehennemi görmediler.
- Ya cehennemi görselerdi ne yaparlardı?
- Şayet cehennemi görselerdi, ondan daha çok korkar ve kaçarlardı.

Sonunda Allah Celle Celaluhu şöyle buyurdu:
- Sizi şahit tutuyorum. Ben bir araya gelip beni öven ve hamdeden o kullarımın hepsini affettim. Onları istedikleri cennete sokacak ve korktukları cehennemden uzak tutacağım.

Bunu üzerine bir melek söz alarak:
- Ey Rabbimiz. Onların hepsi seni övmek için bir araya gelmiş değillerdi. İçlerinde onlardan olmayan günahkar bir adam da vardı. O adam bir işi için oraya gelmişti.

Allah(c.c) bunun üzerine şöyle buyurdu:
- Onu da affettim. Onlar öyle bir topluluktur ki, onlarla beraber olanlar da onların sayesinde kurtuldular…"

Bu hadis-i şerif Kütubu Sitte de mevcut.

Bir de şu hadis- i şerif var:

Yine Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını sarar; Allah’ın rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekîne iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.”

Sahabe efendilerimiz bir sıkıntıları olduğunda Resulullah'ın (sav) kapısını çalıp dertlerini paylaşma şansına sahipti. Hayali bile güzel...

Sahip oldukları bir şans daha var o da gelen vahiyleri anında öğrenmek. Yani hep bir tazelik sözkonusu, hep bir yenilenme... 

Ama Resullullah'ın öğütü yine de şu: "içinizdeki iman üzerinizdeki elbisenin eskidiği gibi eskir. La ilahe illallah diyerek onu yenileyiniz" 

Demek en az elbise tazelediğimiz sıklıkta iman tazelemek lazım...

Belki de bu emri alınca sahabe, tutarmış bir diğerini kolundan "gel bir saat iman edelim" der, birbirlerine iman hakikatlerinden bahsederlermiş. Evet hala, aynı tazelik ikliminde yaşayan sahabelerden bahsediyoruz...Öğretmek için değil hatırlatmak için...Unutmaya fırsat bulamadan hatırlamak için...

Şimdi bizim asrı düşünelim mi? Çoğu zaman televizyon veya internet bile bize bambaşka bir dünyanın kapılarını açabiliyor öyle değil mi? Unutmak öyle kolay ki... O zaman bizim daha çok hatırlamamız, daha çok hatırlatmamız lazım.

İşte bu mülahazalarla bakmaya çalıştım sohbet meclislerine...

Eskiden beri bir de huyum vardır; pek severim dinlediklerimi, diyeceklerimi not almayı. E madem bir blog açtık, bu notlar da işe yarasın diye düşünüyorum. Çok uzattım biliyorum, diyeceğim o ki:

Ben ara ara o meclislerde müzakere edilen konuları buraya aktarmaya çalışacağım. Niyetim ( biz eskiden deşifre etmek derdik) konuşulanları çok değiştirmeden yazı diline geçirmek. Transcript etmek de diyebiliriz... İşte bu notları belki küçük değişiklikler yaparak paylaşma niyetindeyim.

Hala bu blog ne bloğu olacak sorusuna tam cevap bulamıyorum ama güzel işlere vesile olsam ne güzel olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum.. Belki bazen acemi mutfağımdan yemek tarifleri, beli bazen dünyanın öbür ucu olması hasebiyle gezi notları, belki biraz hissiyatıma takılanlar, biraz ordan, biraz burdan işte...:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Okuduğunuz yazının son kelimesine geldiğinizde aklınıza geleni bilmek beni gerçekten mutlu eder...
Ayrıca;
Yaptığınız Yorumun Cevabını Mail Adresinize Gelmesini İsterseniz Yorum İletisinin Sağ Altındaki " E-Posta yolu ile abone ol" tıklamanız yeterlidir.