Söz verdiğimiz gibi "Namazda Huşuyu Elde Etmenin Yolları" serisine bu yazıyla başlamış oluyoruz inşallah... Daha önce bahsettiğim gibi, yazacaklarım bir programın yazı diline geçirilmiş halinin tercümesi. Zaten o yüzden çevirirken zamiri "biz" olarak kullandım. Yani mesela "unutmayın" demek yerine, "unutmayalım" dedim.. İnanın, belki de yazacaklarımı yaşamaya en çok benim ihtiyacım var... Bu arada duramadım ve aralara küçücük eklemeler de yaptım:):
Öncelikle asr-ı saadetten bir örnekle başlayalım. Başlayalım ki, her halleriyle bize örnek olan bu yıldızlar burda da yolumuza ışık olsunlar...
Asr-ı saadetten kısa bir huşû dersi:
Bir muharebe gecesinde, biri muhacir diğeri ensar iki sahabe sırayla nöbet tutuyorlar. Gündüz savaşın yorgunluğuyla bîtab düşmüş bu mübarekler, gece de sabaha kadar nöbet tutacak ve olası bir saldırıya karşı tetikte olacaklardı. Biri diğerine, ‘Sen istirahat et de biraz ben bekleyeyim, sonra da seni kaldırırım’ der. İstirahata çekilen çekilir, diğeri de namaza durur. Bir ara düşman vaziyeti anlar ve ayakta namaz kılmakta olan bu sahabeyi ok yağmuruna tutar. Malesef vücudu kan içinde kalan bu sahabe, yine de namazını bitirene kadar dayanır ve bitirdikten sonra yanındakini kaldırır. Arkadaşı durumunu görünce hayretle sorar : "Niçin ilk ok isabet ettiğinde haber vermedin?" Cevap şöyledir:"Namaz kılıyor ve Kehf sûresini okuyordum. Duyduğum o derin zevki bozmak, bulandırmak istemedim."(*)
Bu zâtın içinde bulunduğu huşû atmosferini algılayabiliyor musunuz???
Namazdaki Lezzet
Namaz en güzel ibadetlerden biridir. Nasıl güzel olmaz? O, sevgiliyle söyleşme, halleşme vaktidir. Namaz kılan insan son rekatta oturup da selam verdiğinde, hissettiği duygu sadece huzurdur.
Ibn El-Cevzi namaz için şöyle der:
"Biz bir bahçedeyiz, bu öyle bir bahçe ki burda yiyeceğimiz huşû, içeceğimiz de akan gözyaşlarımızdır.
Namazı hakkını vererek edâ eden bir insanın ruhu kendiyle değildir artık... O ruh arş-ı alâya doğru yola çıkmış gibidir...
Belki bazılarınız bu insanların eski döneme ait insanlar olduğunu düşünebilir. Hep deriz ya, zaman değişti, asır başkalaştı...Ama hakikat öyle değil; yapmamız gereken sadece namazın önemini kavramak, ve huşû'nun sırlarını yakalamaya çalışmak... Böylece de bu namaza has lezzeti hissetmek... Bunu başarabilirsek namazımızı "kılayım da aradan çıksın" aceleciliğinden kurtarıp,bizi sıkıntılardan kurtaran dört gözle beklediğimiz sığınacak bir yer haline getireceğiz... Ve bitmesini asla istemeyeceğiz...Efendimiz'in(sav) "namaz benim göz aydınlığım" dediği gibi belki de..
Hadi hep birlikte bu sırrın kilitlerini açmaya çalışalım ve namazı bizi Rabbimize direk ulaştıran bir asansör haline getirelim....
Birinci Adım
Bu konuda atmamız gereken ilk adım "huşû" anlayışımızı değiştirmek... Huşû ile namaz kılmak sadece namaza konsantre olmak ve etrafımızdakilerden etkilenmemek değil.. Belki de bu sadece huşûnun en alt mertebesi. Şöyle de diyebiliriz sanki bu mertebeyle biz sadece kapıyı açmış oluyoruz ama daha keşfedilmesi gereken kocaman bir ev var...huşû denilen merdivenin derinlik içinde derinlikleri var....
Belki aramızdan bazıları "konsantre olmak bile yeteri kadar zor" diyebilir. Öyle ya hangimiz namazda dünyalık düşünmüyoruz...işte yapmak gereken şey namaza başlamadan önce bu farkındalığı oluşturmak... Diyelim ki, her vakit için 10 dakika harcıyoruz. Bu demek oluyor ki günde 50 dakikamızı namazla değerlendiriyoruz. Bir saat bile değil... Geri kalan yirmi üç saatse hala bu dünya için kullanılmayı bekliyor. Söz konusu olan 24 saatte 50 dakikayken biz bu 50dakikayı tamamen Allah'a verebilir miyiz yoksa bu 50 dakikayı da dünyaya mı heba edeceğiz?
Namaza başlamadan önce ilk bunu düşünelim. Düşünelim ki, nefsimiz bize "konsantre olmak çok zor" diyemesin- çünkü inanın bunu başarabiliriz. Unutmayalım ki, Allah'ın huzurunda olmanın lezzeti, bu dünyaya dair namazımızı bıçaklayan ne varsa hepsinden tatlıdır...
Daha Çok Derinleşmek
Bir sonraki adım da "okuduklarımızı anlayabilme" adımı. Anlayabilme ve tefekkür edebilme... Programı sunan zat burda demiş ki : "şimdi size namazda sizinle en çok rekabet halinde olan nedir diye sorsam ne cevap verirsiniz?"....
Kimseden ses çıkmayınca ne demiş biliyor musunuz?
Namaz kıldığınız yerdeki sütunlar...( belki biz duvar da diyebiliriz)
Evet, bildiğiniz dokunduğunuz sütunlar... Evde, işyerinde veya mescidde karşılaştığınız herhangi bir sütun sizin rakibiniz... Pei ama neden???
Çünkü eğer namazda ayaktaysanız, sütun sizden çok ayakta kalır. Eğer secdedeyseniz, o sizden çok secdededir. Eğer tesbih çekiyorsanız, inanın o sizden çok tesbih çeker. Nasıl? Allah Kitabında buyurmuştur:
وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ
“Hiçbirşey yoktur ki, O'nu övüp tesbih etmesin,ancak siz onların nasıl tesbih ettiklerini anlamazsınız" (17:44).
Ve:
أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَسْجُدُ لَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ وَٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ وَٱلنُّجُومُ وَٱلْجِبَالُ وَٱلشَّجَرُ وَٱلدَّوَآبُّ وَكَثِيرٌۭ مِّنَ ٱلنَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ ٱلْعَذَابُ
"“Bilmez misin ki göklerde ve yerde bulunan kimseler,
hatta güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar bütün canlılar
ve insanların da bir çoğu Allah’ın yüceliğine secde ediyorlar.
İnsanların çoğu hakkında ise azap hükmü kesinleşmiştir. Allah’ın zelil kıldığını aziz edecek kuvvet yoktur." (22:18)
Biliyorum "ama ben Kur'an okuyorum" diyeceksiniz. Gerçek şu ki, Kuran okuyan birtek siz değilsiniz...
Ancak, eğer sütuna, ya da papağana ne anladığını sorsanız, size cevap veremeyecektir. O zaman dönüp kendimize şu soruyu sormalıyız "onlardan az da olsa üstünlüğümüz olmalı değil mi?"
Kaç defa söylediğimiz "semi allahu limen hamideh" ne demek mesela?
Peki ya tahiyyat? Neden acaba her oturduğumuzda okunmamız istenmiş?
İnşallah bu seride bütün bunların anlamını öğreneceğiz ve inşallah huşûyu elde etme adına bir adım atmış olacağız...
Son bir şey...
Lütfen "ben yapamam" demeyin. Cenab-ı Hakk bize huşûyu emretmişse ulaşılması imkansız değildir öyle değil mi? O bize ulaşılması imkansız olanı emretmeyecek kadar merhametlidir... Arapça bilmiyor olsak bile... Allah bu emri verirken bizim Arapça bilmeyeceğimizi de biliyordu öyle değil mi?
O zaman yapabileceğimize inanalım. Çaba gösterelim ve inşallah elde edelim. Unutmayalım ki, Allah cömerttir, bizim hayallerimizden çok daha fazla cömerttir... Eğer biz O'na adım atarsak, O bize koşarak gelir...
Allah buyurmuştur:
وَٱلَّذِينَ جَٰهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا ۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَمَعَ ٱلْمُحْسِنِينَ
“Ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarimiza eristirecegiz. Hiç süphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.”(29:69)
O zaman, önce Bismillah diyelim, ve inşallah sonunda en azından şu andakinden daha fazla huşûyla namaz kılıyor olalım...
(*) Ebû Davud, Tahâret, 78; Beyhakî, Delailü’n-Nübüvve, 3/378-379; Yusuf Kandehlevî,
RABBİM BİR DEĞİL BİN DEĞİL MİLYONLARCA KEZ SENDEN RAZI OLSUN CANIM
YanıtlaSilÇOK GÜZEL BAYILARAK OKUDUM
RAABİM HEPİMİZE SAHABEİ KİRAMIN KILDIĞI NAMAZLAR GİBİ NAMAZ KILMAYI NASİP ETSİN
ALLAHA EMANET OL CANIM
Amin inşallah... Rabbim cümlemizden razı olsun, hayata geçirebilmeyi nasib etsin
SilSelamün Aleyküm....Bu yazı dizisini çok beğendim.Allah razı olsun.Verdiğiniz bilgilerden nasiplenebiliriz İnşaallah...
YanıtlaSilAleyküm selam. İnşallah...
Silcanım çok güzel olmuş. izin verirsen bunu üyesi olduğum bir örgü sitesi var ordada paylaşabilirmiyim.
YanıtlaSilTabi paylaşabilirsiniz
SilCan kızım eline yüreğine sağlık. .
YanıtlaSil