Sayfalar

30 Temmuz 2013 Salı

Şükretme İsteği ve Son Günler..

Yazmak bazen zorlaşıyor...
Aklında dolanıp duran kelimeleri yakalayamıyor insan..
Yüreğindekiler mi çok hızlı, akıl mı çok yavaş işliyor, her ne oluyorsa bazen parmaklar kelimelere yetişemiyor...

Hayatımın en garip Ramazanlarından birini bitirmek üzereyken içim hüzün dolu da şu sıralar..
'Garip' kelimesinin mahiyeti Rabbimle benim aramda kalsın da, yine pek şikayetçiyim kendimden...

Niye bu kadar kolay şikayet etmek, pes etmek? 
Hayatın lezzetini almaya çalışmaktan vazgeçip mızmızlanma yolunu seçmek?...
Kişisel gelişimcilik oynama niyetinde değilim merak etmeyin:) 
Sadece biraz kızgınım yine...

Ama her ne olursa olsun, kendimi çok anlamsız ve işe yaramaz hissettiğimde, yine kızgınlıklarla dolduğumda, 'ah dünya bir geçip gidebilseydik senden' dediğimde, içimde varlığını bana hissettirdiğin için Sana şükürler olsun Rabbim...
Ne olursa olsun bu başı Senden başkasına secde ettirmediğin için...
Dua için elimi kaldırdığımda hep 'burda' olduğun için...
Aramızdakileri kelimelere hapsetmek zorunda bırakmadığın için...
Daha buraya yazmak istemediğim 'aramızda kalanlar' için Sana sonsuz kere şükürler olsun...
Nolur arttır şükrümü; her daim, isyan ve küfür hariç her hal üzre olsun...

....

'Ramazan ayına eriştiği halde kendini affettiremeyenin burnu yere sürtülsün' duası en büyük melek Cebrail (as) tarafından edilmiş ve Allah Rasulu (sav) tarafından 'amin' denmiş bir duadır...

İnsan korkuyor...


Son 10 güne girmişken, 
Fırsatlar kaçıp gitmek üzereyken, 
Kadir gecesini yakalayıp değerlendirenlerden olabilmek duasıyla...



21 Temmuz 2013 Pazar

Ezberlemeye Değer...


Hayatımızı, daha da önemlisi ahiret hayatımızı kolaylaştıracak, ezberlemeye değer başka bir dua:


Hazreti Ebû Imare Berâ İbn Âzib (radıyallâhu anh)’ın rivayet ettiğine göre,
Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Ey uyumaya niyetlenen kimse, yatağına uzandığın zaman şöyle de: “Allahım nefsimi Sana teslim ettim, bütün benliğimle Sana yöneldim; işlerimi Sana emanet ettim, sırtımı Senin kudretine dayadım. Senin rahmetinden ümitvârım, gazabından da korkuyorum. Senin dergahından başka ne iltica edilecek bir yer var, ne de güvenilir bir mekan; Senin merhametine sığınıyor ve Senden eman diliyorum.. diliyor ve indirdiğin Kitab’a, gönderdiğin Peygamber’e (aleyhissalâtu vesselâm) imanımı ikrar ediyorum.”

Şayet bunu okuduğun gece ölecek olursan fıtrat üzere (mü’mince) ölmüş olursun; eğer sabaha erersen, hayır bulursun.

[Buhârî, Daavât 7,9; Tevhid 34; Müslim, Zikr 56, (2710); Tirmizî, Daavât 76, (3391)]

Herhalde bu duadaki her kelimeyi anlamını düşünerek okusak, hergün imanımızı sağlama almış oluruz..

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Kadın Bütün Gün Ne Yapar?

Şu internet denen olayın da bir trendi var...

Bazen beğenilen yazılar fotoğraflar bir anda her yere yayılıyor. (Aslında ne kadar korkunç birşey bu farkında mısınız? )

Ama ben bu konuda biraz özürlüyüm sanırım, bazen bir yazı, bir fotoğraf görür paylaşırım aaa ne komikmiş diye. Arkadaşlarıma mail atarım.. Genelde geri dönütü: "aman sen daha bunu yeni mi gördün?" olur... E insan bozuluyor tabi. :))
Herkesin bildiği bir fıkrayı anlatmak gibi birşey bu...

Herneyse, ben yine bir yazı gördüm ve muhtemelen çok önceden çok popüler oldu ama ben yine de dayanamayıp paylaşacağım. Pek sevdim çünkü:))



Adam akşamüstü eve geldiğinde bahçenin karmakarışık olduğunu görmüş. Çocukları bahçede çamur içinde oynuyormuş. Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmış. Karısının arabası garaj kapısının önünde bir kapısı açık ve yamuk halde duruyormuş.

Evin girişindeki halının bir kenarı kıvrılmış havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmiş. Salondaki TV’nin sesi sonuna kadar açık bir halde çizgi film kanalındaymış. Oturma odasında yerler oyuncaklar ve çocuk giysileri ile kaplıymış. Mutfakta lavabo kahvaltı bulaşıkları ile doluymuş.

Kırılmış bir bardağın parçaları masanın altındaymış. Üst kata yöneldiğinde merdivenlerdeki elbiseleri fark etmiş. Telaşla karısının başına kötü bir şey gelmiş olabileceğini ya da hastalandığını düşünerek hızla koşmaya başlamış.

Yatak odasına girdiğinde karısını gecelikle uzanmış kitap okurken bulmuş. Kocasını görünce okuduğu kitaptan başını kaldırmış ve gününün nasıl geçtiğini sormuş.

Adam “Her zamanki gibi” deyip şaşkınlıkla sormuş: “Ne oldu böyle?”

“Sen her gün eve döndüğünde “Bütün gün ne yaptın ki?”demez miydin? Bugün her gün yaptıklarımı yapmadım.”

Tabi her bey böyle olacak diye birşey yok ama bu şekilde düşünen çok insan var malesef. 
Siz bir de bu kadının çalıştığını düşünün...

Ama aklıma şu soru geldi mecburen:

"Acaba ev o hale geldikten sonra eski haline getirmek için yine kim uğraştı?":))



                 
         


18 Temmuz 2013 Perşembe

Ben Sevdim: Bir İftar Programı ve Nerde O Memleketteki Ramazanlar:(

Ramazan ayı girdi gireli buralara uğrayamaz oldum. Normalde benim blog mesaim kızım uyuduktan sonra aksam 9 buçuk gibi başlardı ama şimdilerde o vakitte sofradan yeni kalkmış oluyoruz.

Mübarek ay, her haliyle kendine özel geliyor, giderken de günahlarımızı da temizleyip gider inşallah...

Ramazan ayının bence en güzel özelliklerinden biri televizyonlardaki değişiklikler... İftar ve sahur programları. Hele o iftardan önce herkes bir araya gelmiş heyecanla iftar ânını beklerken içimizi aydınlatan, dualara külliyet kesbettiren programlar... İlahileri, ortamları... 

Hele gurbetteysen o kokuyu daha çok özlüyorsun. 
Eyüp Sultanda, Sultan Ahmette, Kocatepede Ramazan... 

Mesela yine Ankarada olsam Kocatepe camisinin altındaki Beğendik mağazasından aldığım müthiş güzel pişirilmiş tavuk butla ve çiçek ekmekle uygun bir yerlere oturup Erol Taş usülü yiyerekten iftar yapmak isterdim... Arkasından da Kocatepede Teravihimi kılıp kitap fuarını gezmek harika olurdu.

İstanbul'da olsam sahuru Eyüp'de yapmak isterdim. Param varsa Halit Paşa konağında, yoksa simitçide sahur yapıp sabah namazını camide kılmak ve Peygamber Efendimiz'i (sav) hayattayken görmüş birinin yanıbaşında olmanın heyecanını yaşamak... Orda istediğim herşey için dua etmek isterdim, herkes için... İçim çıkasıya ağlamak isterdim...
Sonra ordan Piyer Lotiye çıkmak, çıkarken Zübeyir abinin ve Necip Fazılın mezarını ziyaret etmek isterdim.. O güzel manzarayı da seyrettikten sonra geri dönüp banklarda oturmak ve kedileri sevmek isterdim...

İftarda Sultan Ahmet'te olmak isterdim sonra. Kitap sergisini, standları gezmek, çimlere oturmak... Vakit girdi mi diye telefona bakmak yerine ezanı gürül gürül duyup orucumu öyle açmak, çok kalabalıkta teravih namazı kılmak isterdim....

Sonra öğrenciyken davet edildiğim ve resmen sofrayı görünce çok mutlu olduğum ablalarımın evlerine bir daha gitmek isterdim. Hani şu giderken altı kişi zorla bir taksiye binip aceleyle gittiğimiz, ama illa ki geç kaldığımız iftarlar... 

Çok özlemişim yazarken daha çok farkettim... :(






Niyetim bunları yazmak değildi. Size sadece bir iftar programından bahsedecektim. Stv 'nin iftar programında Ahmet Bey'in anlattığı sahabe hayatından kesitlere bayılıyorum da ben, size de acizane tavsiye ediyorum. Her biri yıldız olan o insanların en çok öğrenmemiz gereken hikayelerini çok hoş bir üslupla anlatıyor. Mekan da Eyüp olunca ben pek seviyorum dinlemeyi....

Bu linki tıklayıp ordan kliplere göz atabilirsiniz....

Hepinize hayırlı Ramazanlar...


13 Temmuz 2013 Cumartesi

Namaz Serisi: Namazda Allahu Ekber Derken... (9)

Namaz Serisi 1  2  3  4  5  6 7 8 9


İlk bu yazıyla başladık bu seriye.. Namaz öyle kıymetliydi ki, ona gelene kadar atılan her adım da kıymetli olmalı ve içinde farklı anlamlar taşımalıydı... Hissiyatımızı düzenlemeli, belki biraz dengelemeli, inancımızı ve bilgimizi sağlamlaştırmalı, ezanı, abdesti derinlemesine öğrenmeli ve namaza öyle başlamalıydık... 

İşte başlıyoruz şimdi: Allahu Ekber!

İftitah tekbiri


İftitah tekbiri namazın içindeki farzlarının ilkidir. Namaza başlarken elleri kaldırıp Allahu Ekber deme hareketidir.

Neden 'Allahu Ekber?'  Neden Elhamdulillah ya da La ilahe illallah değil? Çünkü Allahu Ekber demek, Rabbimizin o an aklımıza gelen dünyalık herşeyden daha büyük ve daha kuvvetli olduğunu ruhumuza duyurmak demektir....
Allahu Ekber bütün önemli duyuruların, ilanların içinde vardır: Namazda, ezanda, şeytan taşlarken, bayram namazında, vitir namazında...

Allah (cc) Ramazan ayından bahsettiği ayetin sonunda şöyle buyurur:

“Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah’ı tazim etmenizi ister.”

Allahu Ekber dediğimizde Rabbimizle olan buluşma anına başlamış oluyoruz. 
Aslında diyoruz ki: Allah bizim işimizle alaklı sıkıntılarımızdan da, yemekte ne pişireceğimizden de, sürekli takip ettiğimiz dizinin en heyecanlı yerinden de daha önemlidir... Allah kalbimizde O'nun haricinde ne varsa, hepsinden büyüktür. Bu yüzden namaz esnasında hareketlerin her değiştiğinde Allahu ekber deriz- ola ki düşüncelerimiz dünyaya kaydıysa doğrulup kendimize gelelim.. 
Bilmem farkettiniz mi ama namazda sadece bir hareket esnasında Allahu ekber demiyoruz; o da rükudan kalkarken... Bu meseleye daha sonra geleceğiz inşallah.

Elleri Kaldırmak


Kul namaza başlarken ellerini kaldırır çünkü o an dünyaya ait ne varsa elinin tersiyle arkaya itmiş olur. O an Rabbimizle başbaşayızdır ve elini kaldırarak öncesinde bu u kendine fiziksel olarak da hatırlatır.
Birine teslim olmak istediğimizde de elimizi kaldırırız ya, onun gibi isteyerek, severek Allah'a teslim olmaktır ellerimizi kaldırmanın anlamı.

Allahu Ekber Gerçekte Ne Demektir?


Eğer Allahu ekber derken bunu hissetmiyorsak aslında bir bakma yalan söylüyor sayılırız. Çünkü dilimizle Allah'ın en büyük olduğunu söylesek de, kalbimizde dünya daha büyüktür.... Dilimize gelen kelimelerin öneminin farkında değiliz demektir...

'Allah' kelimesi bir tek Rabbimizin adıdır. O'ndan başka kimse bu şekilde çağrılamaz. Allah, ibadet edilen ve secde edilen demektir. Diğer isimleri insanları anlatmak için kullanılabilir belki ama Allah ismi bir tek O'nun içindir. (Bildiğim kadarıyla Rahman ismi de kullanılamıyor)

İsra suresi 111. Ayetin sonunda da şöyle denmiştir:


وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا
“… tekbir getirerek O'nun büyüklüğünü ilan et” (17:111)

Allah bizim anlayamayacağımız kadar büyüktür, belki kainata bakarak biraz anlıyoruz; denizlerden dağlara, ağaçlardan hayvanlara... Ordan insanlara...Hepsi Allahın büyüklüğünü ilan ederler. Mdem öyle biz neden bunu göremeyelim, hissedip ilan edemeyelim??

Evet, ellerimizi kaldırdığımızda dünyayı arkada bıraktığımız gibi günahlarımız da yavaş yavaş omzumuzdan aşağı dökülür. Raulullah ﷺ şöyle buyurmuştur:

"Kul namaza kalktığında bütün günahları başının be omzunun üstüne yerleştirilir, her rükuya ve secdeye gidişinde de bazıları dökülür gider." (Beyhaki, Sahih el-Cami)

Harika birşey bu değil mi? Bir başka harikalığı daha hatırlayalım mı? Allah size yüzünü döner. Resulullah ﷺ:

"Kul dönüp gitmedikçe Allah onunla yüzyüzedir" (ebu Davud)

buyurmuştur..

Namaza doğru atılan basit bir adımla, bir Allahu ekber demekle bile o kadar çok şey olur ki...  Bu işe tahsis edilmiş özel bir şeytan vardır mesela ve görevi namazda dikkatinizi dağıtmaktır. Namazda artık konuşmaz, artık kıpırdanmazsınız. Hatta bakışlarınız bile... Bakışlarınızı dahi yukarı kaldırmazsınız. Çünkü artık çok kıymetli bir huzûrdasınızdır... 

Başka bir hadis-i şerif:

Namazın tertemiz olmasının anahtarı, ona Allahu ekber diyerek başlamak ve esselamu aleykum diyerek kapatmaktır. ( Ebu Davud )

Allahu ekber deyince akla gelmesi gereken başka birşey de şu koca kainattaki küçüklüğümüzdür. Bizler şu koca zannettiğimiz dünyada ne kadar küçüğüz... (Ve şu koca zannettiğimiz dünya güneş sistemi içinde ne kadar küçük.... Güneş sistemi ise samanyolu galaksisi içinde küçük bir nokta gibi ve kimbilir kaç milyon galaksi var... Rabbimiz ise bu muntazam düzeni çok kolay idare edebiliyor.... 

Aynı zamanda da, kara gecede kara taşın altındaki kara karıncanın ayak sesinden haberdar.... )

Allahu Ekber!

Rabbimiz namazımızda da bize bu farkındalığı lütfetsin, amin...

                       
   
  




11 Temmuz 2013 Perşembe

Ramazan Ayı Hızla Geçerken...

Ramazan ayı geldi de geçiyor bile...
Oysa birçok yazı vardı aklıma Ramazan'a dair..
Hergün bir güzellik paylaşacaktım.
Ama evdeki hesap yine çarşıya uymadı.
Annem geldi demiştim ya, zannettim ki o gelince bloğumla daha çok ilgilenirim ama öyle olmadı. Annem gelince kızımın bahane teşkil ettiği işler kapıma yığıldı, Ramazan'ın da bereketli bir yoğunluğu var tabi, dolayısıyla buralara pek uğrayamaz oldum. 

Neyse, nasip...

Rabbim hepimize hakkını verdiğimiz, oruçlarımızı günahlarla delik deşik etmediğimiz, bayrama kadar kendimizi affettirdiğimiz, Kadir gecesini ihya edebildiğimiz bir ay nasib etsin...
Bu mübarek ay tüm dünyaya ve memleketimize huzur getirsin inşallah...

Bilmiyorum sizin için nasıl ama şimdilerde tam da böyleyim ben:)))))


6 Temmuz 2013 Cumartesi

En Çok Tıklanmasını İstediğim Yazılar ve Google'la Gelen Misafirler:)

Teknolojinin bu kadar hızlı değişmesi, dünyanın bu kadar hızlı büyümesi insana geçmişi ne kadar çabuk unutturuyor öyle değil mi?


Sizin de;  


Acaba cep telefonu yokken nasıl yapıyorduk?

Televizyonsuz nasıl yaşıyorduk?

Arabasız ulaşım nasıl olurdu acaba? 

Google olmadan istediğimizi nasıl öğreniyorduk?


gibi sorularınız oluyor mu?


Ben en çok son soruyu sorardım herhalde. 

Bir dönem ödevi için abimin bir arkadaşından konumla ilgili bilgiler gelecek diye haftalarca beklediğimi hatırlıyorum hayal meyal...


Ya şimdi?


Herşey parmaklarımızın ucunda....


Yayınla tuşuna bastığım an birçok insan düşüncelerime ortak olabiliyor. Birçok arkadaşım dünyama girebiliyor. 

Bazen diyorum ki, keşke benim arkadaşlarımın da blogları olsa... Haber alsam onlardan, dünyalarına ortak olabilsem... Çok eğlenceli olsa gerek sevdiğin birinin yazılarını okumak:)


Ya google yokken...


Nasıl yemek yapardık mesela...  Allah'ım google en çok bu konuda kurtarıcım benim:)

Daha merak ettiğimiz ne kadar çok şeyi soruyoruz ona... Aklımızdan geçeni yazıyoruz, binlerce sonuç! Bu ciddi bir teknoloji aslında...


......


Ben hala daha bu blog dünyasında yeni sayılırım. 

Hala acemilik ruhuyla hemen hemen her akşam bakayım hangi ülkelerden girmişler, bloğum kaç kere tıklanmış, şu yazı kaç kere okunmuş diye merak ediyorum:) halbuki önemli değil popularite ama insan kendi kendine konuşmadığını bilmek istiyor sanırım:)

Sesli düşünme dünyası gibi burası benim için, düşüncelerimi duyuyor musunuz merak ediyorum:)


En çok da insanların google'a neler yazarak buraya geldiklerini okumayı seviyorum:)


Öyle eğlenceli oluyor ki... 

Meğer neler yazıyormuş insanlar google'a. 

Meğer insanoğlu neleri merak ediyormuş:)


Ben de yazmışımdır garip garip kelimeler biliyorum da, başkasının yazdıklarını görmek, hele ki bu yazdıklarıyla senin çok alakasız bir postuna nasıl gelebildiğine hayret etmek çok keyif verici olabiliyor.


Ne demiş Üstad: "merak akıl ilminin hocasıdır".....


Bu komiklikleri sizinle de paylaşmak istiyorum. Bu sistem nasıl çalışıyor, neye göre hangi site üste çıkıyor bilmiyorum ama nasıl oluyorsa mesela 'ekmek pizzası' yazınca Türkiyeden de, artık Amerikadan da şu anda ilk bu site çıkıyor, kıymalı pide yazım da google'ın ilk sayfasında çıkıyor. Oysa ben yemek sitesi bile değilim! :)))

Yanlış anlamayın sakın, iki tarife de güveniyorum da, bunca yazı arasında en çok yemek tariflerinin ilk sıraya çıkma sebebi google aramaları işte... 

Bazen gıcık oluyorum bu duruma. Ben yemek bloğu açmadım ki, niye onca yazı arasında bunlar çıkıyor diye ama işte google sağolsun:) 


Bir de 'anneme mektup' meselesi var... Kaç kişi annesine benim yazdığım mektuptan yazdı çok merak ediyorum:)


İşte bundan sebep,  ben de sağ tarafa 'en çok tıklanan yazılar' la birlikte ' en çok tıklanmasını istediğim yazılar' bölümü açtım :)) 

Hayırlı uğurlu olsun...


Sizin için insanları buraya getiren cümlelerin bazılarını, özellikle beni gülümsetenleri ya da değişik gelenleri buraya yazıyorum belki sizi de gülümsetir:))

 


Bilal-i Habeşiye hz Haticenin verdiği ekmek (bunu ben de merak ettim açıkçası)

namaz kılan insanın sevgilisi varsa... (bu arkadaşa üzüldüm belli ki arada kalmış)

Allah aşkı amerikada şeytanla ( bu nedir çözemedim:))

Müstehcen filmler (tam tersini yazıp gelmeliydi ama başlık dikkatini çekti sanırım. Bir bilseniz o kadar çok insan arıyor ki bunu:( )

Nur cemaatinden izlenebilecek film listesi (buna çok güldüm)

Aşkın peşinde dizisinde okunan ezan ( diziden bile haberim yok oysa)

Azına kanaat gelmeyen çoğuna nasıl gelsin 

Berat kandili çabuk kabul ( kolaya kaçma teşebbüsleri:))

Bir genç kızın çeyizi islami hikayesi (böyle bir hikaye var demek...)

Ellerin uyurken aldığı şekiller

Farklıydı bizimkisi aynı

Histerik savrulma / teselli /yanlızlık

İlla birşeyler paylaşmak mı lazım

İnsan huşuya girince ne olur

İnsan tatlısı ( bu ne ya:))

İnsanlar neden bu kadar çabuk sevdiklerinden vazgeçerler anlamıyorum... 

İnsanlardan öylesi de vardır ki bazı şeyleri Allahı sever gibi severler (tövbe tövbe...)

Kaderle pazarlık olur mu (olmaaaaazzzz)

Kopya vermenini günahı :)

Namaz kılan heykel ( öyle şey mi olur hiç)

Neden böyle oldu bilmiyorum mektup

Siz çok şey anlatmak istersiniz az şey anlamaya meyilli mi ( insanlar acı çekiyor yaaa)

Sıcacık memleketten sıcak iyi geceler (bu tam beni anlatıyor:))

Ucuz insanların dinden bahsetmeleri

Zahide kabak

Zorla mutluluk olur mu

Düğün için mutluluklar

10 yaş çocuk oyuncu aranan filmler

Bir onunla konuşurken kalbimin sol tarafı

Uyurken elde yazılan Allah yazısı



Daha var ama sıkmayayım sizi..

Aslında beni çok güldüren başka cümleler de vardı ama niyeyse gözükmedi şimdi.


Şimdi tuhaf geliyor ama kimbilir ben neler yazdım o arama çubuğuna???


Neyse, kim ne vesileyle geldiyse geldi, hoşgeldi. 

Belki aradığını bulamadı ama sefa getirdi...:)))