Şimdi benim sağ tarafta gördüğünüz kategorilerim var ya, istiyorum ki hepsini dengeli bir şekilde götüreyim. :) Bu bağlamda gezi notlarını da boş bırakmak istemiyorum... Gel gelelim çeşitli sebeplerden dolayı öyle çok gezmeye vaktim yok. Ben de düşündüm dedim ki, neden önceki aylarda gördüğüm yerleri paylaşmayayım ki? Sonuçta okuyanlar için şimdi gitmişim ya da önce ne farkedecek? :) Hem orman, park nereye kadar değil mi? :)
Biz güneye gelmeden önce Amerika'nın kuzey taraflarında yaşıyorduk ve yakın coğrafyada olan Özgürlük Heykeli, Niagara şelalesi, Manhattan, Pensilvanya gidip görme şansına sahip olduğumuz yerlerdi. Ben de diyorum ki, zamanla bu güzel coğrafyalara ait fotoğraf ve duygularımı paylaşayım sizinle:)
İşte bu niyetlerle oturdum bugün klavyenin başına ve ilk olarak sizi Amerika'nın simgesi haline gelen özgürlük heykeline götürmek istiyorum....
Önce özgürlük heykeli hakkında kısaca bilgi verelim mi?
28 Ekim 1886 yılında yapılmış olan bu heykelin ana maddesi bakır ve Fransa'dan gönderildiği için hafif olsun diye içi boş yapılmış... Renginin yeşil olmasının özel bir sebebi yok sadece zamanla yeşermiş:) Heykelin kendi boyu, tepeden meşaleye kadar 46 metre. Alttaki taş yapıyla uzunluğu 93 metreye çıkıyor. Toplam ağırlığı 204 ton. Heykelin Sultan Abdulaziz tarafından yaptırıldığı iddia edilse de Tarihçi Mustafa Armağan Osmanlının o dönemki mali durumunun bunun altından kalkamayacağı görüşünde. Fransa bu heykeli Süveyş kanalının Akdeniz girişine yerleştirmek istemiş ama Osmanlı bunu kabul etmeyince, heykel Amerikaya hediye edilmiş.
Bu kadar ansiklopedik bilgiden sonra, kendi görüşlerimi söyleyeyim: Amerika çok güzel bir ülke kabul ama bence güzelliğinden fazla reklam yapıyor. Bu heykel de evet kocaman, içinden metrelerce yukarı çıkıp limanı görebiliyorsun ama o kadar. Sadece özgürlüğün simgesi haline getirmişler belki manevi değeri var diyebiliriz:) Bir de şu enteresan; Avrupa'dan gelenler ilk buraya getirilir ve sağlık kontrolü yapıldıktan sonra ülkeye girişlerine izin verilirmiş. Bu küçük adacıkta yanlış hatırlamıyorsam bir restoran, bir de müze vardı sadece.
Bu gemilere binip gidiyorsunuz heykele....
Heykelden bakınca da bu manzarayı görüyorsunuz....
Gerçekten çok karlı bir gündü o gün.. Buralarda ne kadar da hasret kaldık kara... Bir de restoranın bahçedeki masaları gerçekten çok şıktı...
Bu kuş insanlara o kadar alışmış ki, tabağınıza konuyor ve her an sizi ısıracak gibi duruyordu. Her ne kadar burda çok asil görünse de biraz yapışık bile sayılabilirdi:)
Hımm evet, özgürlük heykeline gitmişken bu ülkenin ne kadar özgür bir ülke olduğunu kanıtlayalım dedik:) Aslında mecbur kalmadıkça dışarda namaz kılmam ama zaman daralınca, en tenha yer de heykelin arka tarafı olunca burda namaz kılmıştık. Eşim de, özgürlük heykelinde namaz kılmak anlamlı gelmiş olacak ki:) fotoğrafımı çekmiş:
Dikkatle bakarsanız namaz kılan silueti görürsünüz:)
Yeryüzünde her taş, her toprak hakediyor üzerine secde edilmeyi öyle değil mi???
Harika fotoğraflar ve harika bir anlatım ben gezilen yerleri.okumaya bakmaya bayılırım kendim gidemediğim.için en azındano şekilde bilgi sahibi.olabiliyorum çok beğendim hele o kuş masalar ve son olarak orada namaz kılan fotoğrafın üstüne imzanıeklemelisin alınmasın diye çok özel anlamlı bence..bu güzel post için teşekkürler sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkürler haklısınız şu imza meselesine alışamadım daha. İlk fırsatta eklerim inşallah
YanıtlaSilAllah razı olsun.Bu manzarayı bizlerle paylaşmanız inanın beni çok mutlu etti.Bu fotoğraflarda çok güzel çok duygulandım.
YanıtlaSilRabbim cümlemizden razı olsun inşallah
SilAllahu ekber..
YanıtlaSilsen heycanlı heycanlı anlatıyorsun ya beni de heycanladırıyorsun:)diğer yazılarını sabırsızlıkla beklıyor olacağım:)senden örnek alarak bende blog açtım ilk fırsatta da senden bahsedeceğim:)
YanıtlaSilBekle tabi... Bir iki güne niagara yı da koyacağım inşallah. Baktım bloğuna. İlk yazı güzel olmuş ama sanki biraz daha güncelleyebilmelisin;) şaka şaka daha yeni başlamışsın belli, iyi geliyor blogla ilgilenmek tavsiye ederim...
Sil