Sayfalar

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir Gönül İnsanı ve Amerikan Usûlü Kabak (Tatlısı?)

Başlıkta adı geçen kabak bu: 



 Ama önce sizinle paylaşmak istediğim başka düşüncelerim var;

Memleketimden kilometrelerce uzakta da olsam, -bana memleket sıcaklığını hem de aynı dili konuşamıyor olsak bile- hissettiren bir insan var... 
Arnavut kökenli bu sevimli insanın ismi Zahide Abla ve Türkçe bilmese de, hatta muhetemlen İngilizce konuşamasanız da anlaşabileceğiniz, samimiyetini hissedebileceğiniz bir insan...
Uzun yıllar önce buraya gelip yerleşmiş, oldukça varlıklı bir aileye gelin gitmiş, gönlü sıcak kalbi temiz bir insan Zahide abla. 
Buraların oldukça zengin sahil semtlerinden birinde oldukça kaliteli bir restoranları ve daha bilmediğim kimbilir daha ne işyerleri var.. Bahsi geçen semtte bahsi geçen restoranın karşısında bir de kiraya verdikleri bir işhanları var bu ailenin. Ve işte Zahide abla bu işlek caddede, sahile sadece beş dakika olan mesafedeki bu işhanının altını bir mescid yapmış. Mescid dediysem öyle imamı falan yok... Hatırı sayılır büyüklükteki bu mescidin anahtarını herhalde kırk kişiye vermişimdir diyor Zahide abla... Cevrede namaz kılmak isteyip de yer bulamayan insanlar geliyorlarmış buraya... İnsanlar secde edecek yer bulsun diye burayı tahsis etmiş yani.. 
Bir de Pazar günleri tanıdıklarını topluyor ve Endenozyalıdan Bangladeşlisine, Bosnalıdan Libyalısına, Kosovalıdan Makedonyalısına, Türkünden Arnavutuna bu 'sister'lar bir araya gelip bildikleri kadarıyla dini sohbet yapıyorlar. Ve Zahide abla bu insanlara her Pazar, hatırı sayılır bir menüden oluşan yemekler hazırlıyor. Hazırlarken yardım için yanına gittiğimde hep "dava, dava" diyor:) yani demek istiyor ki, 'bütün bunları belki bir iki insan fazla gelir de üç beş kelam öğrenir diye hazırlıyorum' ...
Sizin de aklınıza Hz Hatice geldi değil mi?
Sonra sofrada oturup huzurla yemek yerken de 'inşallah cennet sofra Ya Rab' diyor:))
Öyle tatlı ki...

Tabi ki böyle varlıklı bir aile olunca evleri de oldukça güzel... Bizim boğazdaki yalılara benziyor:)) bakın bu fotoğraf evin içinden çekildi: 




Evindeyken onunla alakalı bir yazı yazmak yoktu aklımda ondan daha güzel fotoğraflarım yok ama sanırım bu da evin nasıl bir yerde olduğunu anlatıyor. Kendi de öyle mütevazi ki (maşallah) kıyafetinden bile asla anlamazsınız zengin olduğunu. Her hali dünyada gözü olmadığını belli ediyor.
İyi ki Türkçe bilmiyorsun ablam, yoksa bu kadar rahat yazamazdım;)

Evine gittiğimizde muhakkak önünüze çeşit çeşit ikramlar, çerezler, meyveler, çocuklar için oyuncaklar ve televizyonda Türk kanalları açılıyor:) gerçi bu gidişimde annem umrede diye canlı yayın Kabeyi açtı sağolsun:))

Gel gelelim bu ablamızın işte bu anlattığım kadar güzel ve şatafatlı hayat içinde, gözüne baktığınızda ilk öne çıkan duygunun 'hüzün' olduğunu görüyorsunuz... Dertli, acılı olduğu her halinden belli.. Sanırım 6 yıl önce oğlu trafik kazasında vefat etmiş ablamın, bir de torun bırakmış ona... İşte oğlu bu gidişiyle dünyadan nazarını öteye çevirtmiş annesine... Sanki uzaklara aitmiş de yakınlarda hapsolmuş gibi bir hali var hep...

İşte kavanoz dipli dünya ( ne demekse bu deyim de) ona da göstermiş yüzünü.  Hamdolsun ki, ağlayıp hayata küsmek yerine o ağlayıp öteye gözünü dikmeyi tercih etmiş. Öyle belli ki gitmek istediği... Ahiretine yatırım için de elindeki her imkanı kullanıyor maşallah. Kimi insan içmeye, eğlenmeye dalar, unutmayı seçer kimi de işte böyle gitmeye hazırlık yapar, muhabbet eder...

Gözyaşı her an akmaya hazır olsa da, kelimeleri neşe dolu: bir 'I love you' deyip sarılışı var ki sormayın:)))

Kabağa nasıl geçiş yapacağımı merak ediyorsunuz değil mi?:)))

İşte bu Zahide abla var ya çevrede 'çok iyi aşçı' olarak biliniyor. Ben de kabağın bu halini ondan öğrendim. Getirdi önüme tabağı, çekinerek bir çatal attım ve sonra bir çatal daha....sonra çaktırmadan birkaç dilim daha aldım:)) sevdim yani... Sonra aramızdaki diyalog şu şekilde devam etti. Bu arada malzemeleri ve tarifi vermiş olacağım, dikkatinize:))

'Nasıl pişirdin abla bunu?'
'Dilimle fırına koy, çok kolay' 

Allah'ım kabuk bile soymuyorsun...

'Kaç derece?'
'Bilmem ki 375 f falan'
'Kaç dakika'
'Böyle (parmağıyla kabağa bastırıp)yumuşayana kadar'

Dönüşte işte bu kabağı aldım: 




Ve doğrayıp, pişirdim yumuşayınca da çıkarttım. Kızım da dahil biz çok sevdik.
Anneme sordum 'Türkiyede bu kabaktan var mi' diye ama annem 'var ama biz onu bükmeye (gözleme) katarız, öyle yenmez, oranın toprağı farklıdır ' dedi. Denemesi size kalmış, Amerikadakilereyse tavsiye ediyorum gerçekten... Şeker bile eklemiyorsun, oldukça sağlıklı....

Not: Başlıktaki soru işaretinin sebebi de bu; bu kabak tatlı desem değil, yemek desem hiç değil....

Afiyet olsun:)))

16 yorum:

  1. maşallah Rabbim sayılarını artırsın inşallah böyle insanların.
    tatlısıda harika görünüyo valla insan iştahlanıyo :)

    YanıtlaSil
  2. Uzaklara ait olup yakinlara hapsolan insanlarin yuzu suyu hurmetine cekilir oluyor dunya...

    YanıtlaSil
  3. Hmmm "Uzaklara ait olup yakinlara hapsolan.."yakinen taniyorum bu duygu yuklu cumlenin sahibini; )....
    Buarada Allah bu ablamizdan razi olsun..daha nice nice guzel hayirlara vesile olur insallah..
    Buarada sevgili esim uzun zamandir kabak tatlisi istemekteydi Allah razi olsun sayin blokcu bende sizin vesileniz ile bunu deneyecegim insaAllah; )
    Dua ile

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O cumleyi bir yerde okumustum sanirim...
      Insallah guzel olur sizin oralarda da...

      Sil
    2. Canim benim,o cumle bana seni hatirlatir..bir not kagidina yazmistin sen onu bana...hala saklarim....yillar once belki Ufuk yillarindaydi,hatta o cumlenin orjinali soyleydi.."Huzun, uzaklara ait olup yakinlara hapsolmaktir..."bende soyle diyorum,huzun, nereye ait oldugunu sorgulamadan,sonsuzluga talip olamamaktir...

      Sil
    3. Evet o cümleye çok tutunmuştum ben...
      Ama senin cümlen daha füzel ve anlamlı olmuş.

      Sil
  4. sen hangi ara kabaga gectin mubarek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla beni birak da Arnavut ablalar geceli bir ay falan olddu. Bundan yapip getiriyorlar pazarlari

      Sil
  5. Rabbim sizden de Zahide abladan da razı olsun.Bizlere öyle dostlar versin...İnşaallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin, her daim inşallah
      Tüm dostluklarımız cennetül firdevsi netice versin...

      Sil
  6. Uzaklarda bile böyle sıcacık arkadaşlıklar ne güzel.
    Bende de balkabağı var. Sonbahardan beri kileri bekliyor iki tane.
    Acaba onunla yapsam olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz burdaki balkabaklarini normal kabak tatlisi tariflerine gore pisirmistik. Boyle olmayabilir. Ama ben sizin yerinizde olsam bir iki dilim bu sekilde denerdim:)

      Sil
  7. Sevgili blogcu ben bu kabaktan aldim ama rengi cok acik yani turuncu sarimtirak degil..acaba dogru kabakmi bilemedim ayni sonucu elde edermiyim sizce? Ustunde butternut squash yaziyor...bilemedim. .tsk'ler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet benimkinde de öyle yazıyordu sanırım. Bence en azından birini dene.
      Bu arada doğum günün kutlu olsun, iyibki doğdun...

      Sil

Okuduğunuz yazının son kelimesine geldiğinizde aklınıza geleni bilmek beni gerçekten mutlu eder...
Ayrıca;
Yaptığınız Yorumun Cevabını Mail Adresinize Gelmesini İsterseniz Yorum İletisinin Sağ Altındaki " E-Posta yolu ile abone ol" tıklamanız yeterlidir.